7 Kasım 2010 Pazar

Şarap Nasıl içilir

Şarap 7000 yıla varan geçmişiyle, birayla birlikte insanlık tarihinin en eski iki içkisinden biridir. İlk şarabın Gürcistan, Türkiye’nin doğusu ve İran’ın Zagros Dağı arasındaki üçgeni içine alan bölgede üretilmiş olduğuna dair arkeolojik bulgular mevcuttur. Şarabın bu kadar uzun süredir üretilmekte oluşunun başlıca sebebi, üzümün suyu çıkarıldıktan sonra kendi haline bırakıldığında bile gerek üzüm kabuğu üstünde bulunan mantarlar gerekse havada uçuşan doğal mayalar sayesinde fermente olup şaraba dönüşebilmesi olsa gerek. Şarabın besleyici özelliği ve bahsettiğimiz bölgelerin her zaman en işlek ticari yolların kesişme noktası oluşu da diğer önemli etkenler olmuştur.

Bu ilk aşamalardan sonra, şarabın önemli bir kültür fenomeni haline gelmesi Hitit ve Antik Yunan uygarlıkları döneminde olmuştur. Mısırlılar şarap testileri üstüne şarabın bağını, rekoltesini ve üreticisini yazmış, Babilliler ise şarap ticaretini düzenleyen yasalar çıkarmışlardır. Antik Yunan uygarlığından Roma’ya ve oradan da Hıristiyan kültürüne geçiş süreci ise şarabın günlük hayatın vazgeçilmez parçalarından biri olmasının yolunu açmıştır. Bütün bu dönemin Anadolu toprakları ve civarında gelişmiş olması ise bir başka dikkat çekici ayrıntıdır.

Günümüzde şarabın merkezi olarak kabul edilen Avrupa’nın şarapla tanışması ise Roma dönemine rastlar. Romalılar istila ettikleri bölgelerde diktikleri bağlarla, başta İtalya olmak üzere Fransa ve İspanya’ya da şarapçılığı getirmiş oluyorlardı. Roma İmparatorluğu yıkılana kadar son derece gelişmiş bir şarap kültürü oluşturduğunu söylemek mümkün. Öyle ki, şaraplar kalitelerine göre sınıflandırılıyor ve bazı bölgeler bağlarının iyiliğiyle tanınıyormuş.

Avrupa’da şarap kültürünün devamını ise manastırlar ve rahipler sağlamıştır. Roma uygarlığı kaybolduğu dönemde bağların pek çoğu da yok olmuş, sadece bazı manastırların çevresinde bulunan ve rahiplerin diktiği asmalardan oluşan bağlardan şarap elde edilebilmiştir. Şarabın Hıristiyan ritüellerinin önemli parçalarından biri olması ve “İsa’nın kanı” olarak nitelendirilmesi de bu durumun açıklayıcısı olabilir. Günümüzün en değerli içkilerinden biri olan şampanyanın yapımının temellerini atan kişinin de bir Benedikten keşişi olan Dom Pérignon olması bu duruma güzel bir örnek olarak gösterilebilir.